Akıntı, 30 Aralık 2010

Dün sabah güneş doğarken Deseado nehrinin ağzına vardık. Demirleyeceğimiz yer nehrin iki mil kadar içinde, nehirle aynı adı taşıyan küçük bir kasabanın önü.

Gece karaya yaklaşırken okuduğumuz kılavuz kitap, nehir ağzında met-cezir akıntılarının 6 knot’la aktığını yazıyordu. Cezir akıntısı dışarı doğru akıyor. Bu akıntıyı kazıyarak içeri girmeye çalışmak riskli. Motoru çok zorlamamız gerek. Ayrıca daracık kanalın iki yanı sığlıklarla dolu…

En doğrusu içeri akan met akıntısını kullanmak… Meddücezir tablosunun üzerinde çalışıyoruz. Gel-git farkı altı metre! Suların en düşük halinden bir saat sonra met akıntısı başlıyor ve iki, üç saat devam ediyor. Saat 03.00’te sular iyice çekilmiş oluyor. Bir saat sonra da met akıntısı başlıyor. Ancak o saatte hava hâlâ karanlık. Etraf 05.00 gibi aydınlanmaya başlıyor. Yelkenleri indirip süratimizi düşürüyoruz. Uzaklar II dalgaların arasında çalkalanırken havuzlukta oturmuş bekliyorum. Vakit geçmek bilmiyor.

Planladığımız saatte nehrin ağzına varıyoruz. Sibel’i uyandırıyorum. Girişe geçiyoruz. Akıntıyı arkasına alan tekne hızla ilerliyor. Sığlıkların arasından son sürat geçiyoruz. Küçük bir burnu bordalarken karaya çok yaklaştığımızı fark ediyorum. Gps’ten mevkiimizi kontrol eden Sibel kamaradan bağırıyor: “İskeleye! İskeleye kaç…” Uzaklar’ın burnu gitmemiz gereken yeri gösteriyor, ama akıntı tekneyi yanlamasına kaydırıyor. Hem de hızla… Dümeni karşı kıyıya basıyorum. Şimdi de o kıyıya gidiyormuşuz gibi gözüküyor. Fakat ancak bu şekilde ortayı tutturabiliyoruz.

Demirleyeceğimiz Magellenas kayalığının etrafında derinlik 5 metre. Ancak deniz içeri girmeye devam ediyor. Beş saat sonra burada derinlik on metre olacak. Kayalığı bordalarken oyalanmadan Ultra demiri koyveriyoruz.  Tekne akmaya devam ediyor. 40 metre zincir kalomasının sonuna gelince kasılıyor ve duruyor.

İkimiz de rahat bir nefes alıyoruz. “Kükreyen Kırklar” da bir seyir daha selametle tamamlandı. Havuzlukta oturup etrafı seyrediyoruz. Patagonya’ya özgü değişik bir coğrafyanın ortasındayız. Boz renkli alçak düzlükler göz alabildiğine uzanıyor. Teknenin yanından kendini akıntıya bırakmış penguenler geçiyor. Üzerimizde nehir deltasında yaşayan uzun boyunlu kazlar uçuyor. Gece söz vermiştim; sağ salim demirleyince sucuklu yumurta yapacağım, diye. Kamaraya inip tavayı ocağın üzerine koyuyorum.     

Scroll to Top