Liman Başkanı’yla konuştuğumuzun ertesi günü, sabah kalktığımızda Türk gemisi Yavuz N koyun dışına demirlemişti. Telsizle aradık. İkinci Namık Kaptan İtalya’dan geldiklerini söyledi. Bir yıldır bu adaya charter yapıyorlarmış. Yani gemiyi uzun süreliğine kiralayan yabancı firma, hep buraya yük taşıtıyormuş. Getirdikleri yük çimento ve inşaaat malzemesi. Adanın güneyinde yapımı süren turistik otellerin ihtiyacı olan malzemeler…
Kaldıkları üç gün boyunca beraber olduk. Önce onlar Uzaklar’a ziyarete geldiler, daha sonra da biz iade-i ziyarete gittik! Yavuz N büyük bir gemi değil. 75 metre boyunda, 2500 Detveyt Tonluk bir kuru yük gemisi. Gemi süvarisi İsmet Akpınar’ın anlattığına göre 1982 yılında Danimarka’da yapılmış. 1000 beygir gücündeki makinesiyle iyi havada 9 knot sürat yapabiliyorlarmış. Mürettebat 10 kişi. Azeri olan ikinci kaptan ve çarkçıbaşının dışında hepsi Karadeniz uşağı. Geminin sahibi gene Karadenizli olan Naiboğlu ailesiymiş. İsmindeki N harfi ailenin soyadından geliyormuş. Hasan Naiboğlu’yla Denizcilik Müsteşarlığı’nın İstanbul Bölge Müdürü iken tanışmıştım. Meslekten gelme bir bürokrattı. Daha sonra Denizcilik Müsteşarı olduydu.
İsmet kaptan ve mürettebatından tam bir denizci dayanışması ve dostluğu gördük. Onların da stoğu azalmış olmasına rağmen kumanyalarını bizimle paylaştılar. Güverte lostromosu Murat ve gemizi Recep, süvarinin hazırlattığı büyük bir poşet içinde kurufasulye, mercimek, Kemalpaşa tatlısı, peynir, içme suyu ve gazozdan oluşan kumanyayla, bordadaki çiziklere rotüş yapmak için istediğim yarım litre kırmızı boyayı tekneye kadar getirdi.
Bir akşam süvarinin misafiri olarak gemiye yemeğe davetliydik. İsmet Kaptan sofrayı püfür püfür esen kıç üstüne kurdurdu. Ahçıbaşı Remzi Usta mercimek çorbası, kılıç balığı ızgara ve yanında çoban salata hazırlamış. Sibel gibi Süvari Bey de sadece su içermiş. Onların eksiğini ben kapattım. Geç vakte kadar yenildi, içildi. Kaptan ticari denizcilikle ilgili son gelişmelerden bahsetti. Dünya denizcilik otoritelerinin Türk gemilerini kara listeye almış olduğunu biliyordum. Bu durum yakın zamanda değişmiş. Artık beyaz sayfadaymışız. Yabancı limanlarda çekilen eziyetler, hor görmeler bitmiş. İsmet Kaptan bu olumlu gelişmenin, kendisi de kaptan olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın çabasıyla sağlandığını anlattı.
Ayrılırken ahçıbaşı Remzi Ustaya lezzetli yemekleri için teşekkür etmek istedik. Biz gülüp eğlenirken onun durgun, düşünceli bir hali vardı. Dikkatimizi çekmişti. Derdini sorduk. Meğer oğlunun durumuna üzülürmüş. Kızını evlendirmiş, hatta bir torunu olmuş, ama oğlu 32 yaşında olmasına rağmen hâlâ evlenmiyormuş. Herkesin derdi kendine göre… ‘Üzülme her şeyin bir vakti vardır…’ diye teselli etmeye çalıştık.
Uzaklar II üç gündür Palmeria’nın 4 mil güneyindeki ıssız bir koyda demirli. Bu sessiz koyda, her ay dergiye yazdığım yazıyı hazırladım. Bir iki yazı işimiz daha var. Onlar da bitince batıdaki Sao Nicolau Adası’na geçeceğiz.