Cabo Verde’den fotoğraf yollamak çok güç. İnternet her yerde bulunmuyor, olan yerde de hızı çok yavaş. Derginin gelecek sayısı için fotoğraf yollamamız gerekiyordu. Sabah saat onda başladığımız yollama işlemi akşam saat altıda bitti!
Malum, artık fotoğraf, yazı yollamaktan bahsedildiğinde bu işlemin internetle yapılacağı anlaşılıyor. Kimsenin postayla fotoğraf yollamayı kast ettiğimizi düşündüğünü sanmıyorum. Zaten postaneler neredeyse kimsenin uğramadığı nostaljik yapılar oldular. Ben de sadece kızıma kart atmak için uğruyorum. Biraz sonra da Mindelo postanesine gidip yazdığım kartpostalı gişedeki görevliye vereceğim. Uzaklar II’nin seyahat dilinde postaneye gitmek, demir almak zamanının geldiği anlamını da taşıyor.
Aşağıda Cabo Verde Adaları’na ait bir demet fotoğraf var. Bu fotoğrafları ancak iyice küçülterek yollayabildik.
Sao Nicolau Adası’ndaki Carraçal köyü kıraç topraklarla kaplı bir yamacın eteğine kurulmuş.
Köyün sokaklarında keçiler dolaşıyor.
Uzaklar II’yi Carraçal köyünün önüne demirleyip karaya çıktık.
Köyde dolaşırken her yerden tekneyi görebiliyorduk.
Mindelo’nun ana caddesinin iki yanında
ülkenin Portekiz sömürgesi olduğu dönemden kalma evler sıralı.
Adalarda herkes çok sakin ve huzurlu.
Hayat ağır çekim bir filmin kareleri gibi akıyor.
Stres kelimesinin burada bir anlamı yok.
Cabo Verde’de kadın erkek herkes saçlarının ucuna boncuk takıyor.
Çocuklar sabahtan akşama kadar denizde.
Bazıları suya köpekleriyle birlikte giriyor.
Adalar arasındaki sular bereketli balık yatakları.
Yelpaze biçimli yüzgeçleri olan Mavi Marlinlerden de
bu sularda bol miktarda avlanıyor.
Mercan kayalıklarının arası rengarenk balıklarla dolu.
Zıpkınla avlanmış bu balıkların çoğu Papağan balığı.
Yılan balıklarını yerliler çok seviyor.
Derisini yüzüp, beyaz lop etini yağda kızartıyorlar.
Sarı kanat cinsi bu ton balığının kafası balığı temizleyenlere kalıyor.
Balık temizleyicileri haklarına düşen kafaları biriktirip satıyorlar.